Mitchel Resnick: Çocuklar şekillendirebilecekleri teknolojiyle etkileşime geçmelidir – bu yaratıcılık, çalışma becerileri ve ses sağlar: Mitchel Resnick
S. Araştırmanızın aslı nedir?
A. Çalışmalarım, günümüz dünyasında artan yaratıcı fikir ihtiyacı tarafınca motive ediliyor. Bu, her zamankinden daha süratli ve oldukca daha çok karmaşıklıkla değişiyor – gelişmek için tamamen yeni yollarla düşünmeliyiz. İnsanların bunu yapmasına destek olmak için yeni teknolojiler geliştirmemiz gerekiyor.
Hangi tür teknolojilerin şu anda en mühim bulunduğunu söyleyebilirsiniz?
Gençlere ve ufaklıklara kendilerini yaratma, tecrübe etme ve ifade etme fırsatları sağlamanın yaşamsal bulunduğunu düşünüyorum. Bununla beraber, bir çok yeni teknoloji, evlatların yaratıcı düşünürler haline gelmelerini desteklemez – bir çok, yalnızca eğlence yada öğretim sağlamak için tasarlanmıştır. MIT grubumuz, evlatların kendi etkileşimli hikayelerini, oyunlarını, animasyonlarını ve robotik yapılarını yapmak için kullanarak denetim edebilecekleri ve şekillendirebilecekleri teknolojiler geliştiriyor.

Evlatları programlama ve kodlama öğrenmeye teşvik ediyorsunuz – çocuklar aslına bakarsan cihazlarda oldukca fazla süre harcamıyor mu?
Kullanılan malzemeler ne olursa olsun, evlatların yaratıcı olma fırsatlarına haiz olmalarını sağlamak oldukca önemlidir. Dışarı çıkıp oyun oynayabilmeleri, kumdan kaleler yapabilmeleri yada bitkileri ve böcekleri görüp fotoğraf yapabilmeleri mükemmel. Sadece teknolojiyi kendilerini ifade etmek için de kullanabilirler – daha da önemlisi, teknolojiyi oyun oynamak yada video seyretmek için almak, etkileşimli sanat eserleri yada animasyonlu hikayeler oluşturmak için kullanmaktan oldukca farklıdır.
Bizlere ‘Scratch’ projenizden bahseder misiniz?
Scratch, 2007’de hem bir programlama dili hem de evlatların oyunlar ve animasyonlar yapmış olup bu tarz şeyleri birbirleriyle paylaşabilecekleri bir çevrimiçi topluluk olarak başladı – geçen yıl, dünyanın dört bir tarafındaki ülkelerde 30 milyondan fazla çocuk Scratch projeleri yarattı. Bunu yaparak, çocuklar yeni düşünme biçimleri ve değişik bir ses geliştirirler. Çıkarlarının Scratch çalışmalarına yansıdığını görüyoruz – günümüz evlatları çevresel sürdürülebilirlik ve ırksal ve toplumsal eşitsizlik mevzusunda oldukca endişeli. Cenup Afrika’da bir gençten gelen bir proje bizi oldukca etkiledi. Birkaç ülkeden çocuklarla ortaklaşa iş yapmış oldu ve beraber evlatların belirli büyülü güçlerle büyümüş olduğu kurgusal bir kasaba yarattılar. Bunlara dayanarak, onlara değişik renkler verildi – bunun onun ülkesindeki apartheid tarihiyle uzlaşmaya emek harcama şekli bulunduğunu gördük. Bu efsanevi kasabayı öteki çocuklarla beraber yaparak, bu deneyimin büyük trajedilerini ve zorluklarını ifade edebilirdi.
“Çocuklar teknolojiyi kendilerini ifade etmek için kullanabilirler. Teknolojiyi oyun oynamak yada video seyretmek için almak, etkileşimli sanat eserleri yada animasyon hikayeleri oluşturmak için kullanmaktan oldukca farklıdır. Geçen yıl dünyanın birçok ülkesinde 30 milyondan fazla çocuk Scratch projeleri yarattı. emek harcamaları bizlere gösterdi ki, çocuklar artık çevresel sürdürülebilirlik ve ırksal ve toplumsal eşitsizlik mevzusunda oldukca endişeli ve bu hikayeleri anlatmak için beraber çalışıyorlar.”
Marjinal toplulukların teknolojiye erişimi mevzusundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
1993’te Boston’da Computer Clubhouse isminde bir okul sonrası cemiyet merkezi açtık. Marjinal topluluklardan gençlerin teknolojiyi kullanmaya ne kadar ilgi duyduklarını sadece erişimlerinin olmadığını gördük. Bunu bilhassa bu tür öğrenme fırsatlarından dışlanan çocuklar için açtık. Birkaç genç, teknolojiyi kullanmak ve müzik ve sanat yaratmak için okul sonrası okula gelmeye başladı – bu süreçte, dünyada gereksinim duyulan yeterlilikler ve güvenle beraber beceriler de öğrendiler.
Intel Vakfı’nın mühim bir hibesiyle, 20’den fazla ülkede 100’ün üstünde Kulüp Evi’ne ulaştık. Bunlar, evlatların hem teknik becerileri hem de uyum sağlamayı, ısrar eden olmayı ve başkalarıyla ortaklaşa iş yapmayı öğrendiği marjinal topluluklara hizmet eder.
“Yetişkinlerin en iyi çalışmalarını ortaya çıkarmak için ‘yaşam boyu anaokulu’ yaklaşımını kullanmaları gerekiyor – Lego’nun önder sahibi Kjeld Kristiansen bu ruha haiz ve bu, firmanın başarısına hakikaten destek oldu”
Niçin yetişkinlerin işlerinde ‘yaşam boyu anaokulu’ yaklaşımına gerekseme duyduklarını düşünüyorsunuz?
Evlatların anaokulunda iyi mi öğrendiklerinden daima esin almışımdır. Bir köşede, bir ev yapmak için blokları kullanıyor olabilirler. Diğerinde, fotoğraf çizmek için boya kalemi kullanıyor olabilirler. Böylece, bir fikirle başladığınız, onu inşa ettiğiniz, uyarladığınız ve ayarladığınız, paylaştığınız ve iyileştirdiğiniz yaratıcı ve işbirlikçi süreçle beraber yapı ve renk hakkında data edinirler – yetişkinler tarafınca meydana getirilen işlerin bir çok bu süreçleri gerektirir. Anaokulu bu becerileri geliştirmeye adım atar, sadece bir çok okulda bu aşamadan sonrasında ufaklıklara sıralar halinde oturmaları, dersleri dinlemeleri ve emek harcama sayfalarını doldurmaları sağlanır. Bazı beceriler öğrenirler sadece yaratıcı kapasitelerini geliştirmeye devam etmezler. Bu tür bir büyümeyi desteklemek için, çalışmalarımız yaratıcı öğrenmenin ‘dört P’sini vurgulamaktadır – proje, tutku, akranlar ve oyun. Her yaştan insanoğlunun, tutkularına dayalı projeler üstünde çalıştıklarında, yaşıtlarıyla yaratıcı bir halde ortaklaşa iş yaptıklarında ve keyifli bir ruh içinde çalıştıklarında en iyi durumda olduklarını görüyoruz. MIT’de buna dayanarak bir Medya Laboratuvarı kurduk – öğrencilerimiz mikrodenetleyiciler ve lazer kesiciler kullanıyor sadece yaklaşım aynı.
İş liderleri bu nitelikleri somutlaştırıyor mu?
Lego oyuncak şirketi ile yakın çalışıyorum ve baş sahibi Kjeld Kristiansen’den oldukca esin alıyorum. Kjeld, bu anaokulu ruhunu işine getirdi ve bu, Lego’nun başarılarına hakikaten destek oldu. En başarıya ulaşmış iş liderlerinden bazıları, işlerini iyi mi yürütürken o keyifli, maceracı, kolektif ruha haizdir.
İfade edilen görüşler kişiseldir
Yoruma kapalı.